Sakarya Meydan Muharebesi 100. Yılı

Bugün, Sakarya Meydan Muharebesi'nin başladığı gün. 100 yıl önce başlayan bu savaş, Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktasıdır. Sakarya Meydan Muharebesi, Atatürk tarafından çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen Melhame-i Kübra ifadesi ile anılan, Kurtuluş Savaşı'nın mühim bir muharebesidir. Peki Sakarya meydan muharebesi ne zaman başladı, nerede yapıldı? İşte Sakarya Meydan Muharebesi tarihi

 

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ NE ZAMAN BAŞLADI?

Sakarya Savaşı pek çok kitapta Sakarya Meydan Muharebesi olarak da isimlendirilir. Bu savaşın bilinen en önemli özelliği ise Türk ve dünya savaş tarihinin en uzun Meydan Muharebesi olarak kabul edilmesidir.

 

Sakarya Meydan Muharebesi, Anadolu Türk tarihinin en önemli savaşlarından biridir. 23 Ağustos 1921'de başlayan muharebe, 22 gün sürmüş olup, Eylül'ün 13'ünde sonuçlanmıştır.

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ NEREDE BAŞLADI?

Sakarya Meydan Muharebesi, 23 Ağustos 1921 yılında Ankara, Haymana ve Polatlı'da başlayıp, 13 Eylül1921 yılında sona eren İngiliz ve tüm Haçlı aleminin destekleri ile Anadolu'yu işgale gelen Yunan ordusunun yenildiği savaştır.

Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara'ya harekât emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazansaydı TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmek durumunda kalacaktı.

General Anastasios Papulas başlangıçta bu harekâta şiddetle karşı çıktı. Papulas'a göre Yunan ordusunu ıssız ve yolsuz Anadolu topraklarının derinine sürüklemek sonuçları ağır olabilecek bir maceraydı. Öte yandan savaş karşıtı örgütlerin ordu içine sızdırdığı broşürler Yunan askerinin savaşa olan inancını önemli ölçüde kırmıştı. Ancak Papulas kamuoyundan gelen yoğun baskılara ve "Ankara Fatihi" olmanın cazibesine karşı koyamayarak ordusuna taarruz emri vermiştir.

 

TBMM ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki yenilgisinden sonra cephe kritik bir duruma düşmüştü. Cepheye gelerek durumu yerinde gören ve komutayı eline alan TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi birliklerinin Yunan ordusuyla arada büyük bir mesafe bırakılarak Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmesine ve savunmayı bu hatta devam ettirmesine karar verdiler.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı (birlik), bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur." emrini vererek muharebeyi geniş bir alana yaydı. Böylece Yunan kuvvetleri de karargâhlarından uzaklaşıp bölünmüş olacaktı.

 

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ TARİHİ VE ÖNEMİ

Milli Mücadele, Birinci Dünya Savaşının bir devamı ve bu savaşı sonuçlandıran muharebeler dizisi olarak görülmektedir. Bu muharebeler dizisinden biri olan Sakarya Meydan Muharebesi Milli Mücadele'nin kaderini değiştirmiş ve bütün dünyaya yeni bir Türk devletinin kurulduğunu kabul ettirmiştir.

 

Sakarya Meydan Muharebesini önemli kılan diğer bir husus da yıllardır topraklarını savunmaya çalışan bir milletin varını yoğunu ortaya koyarak işgal kuvvetlerine karşı savunmayı bırakarak taarruza başlamasıdır.

Ankara'ya bağlı Polatlı ve Haymana ilçeleri dâhilinde ve civarında yaşanan bu tarihi olayın geçtiği coğrafya, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Yaklaşık 60 kilometrelik bir cephe üzerinde sona eren, harp tarihinin bilinen en uzun Meydan Muharebesi olan Sakarya Meydan Muharebesi sadece fiziksel izlerden ibaret değildir. Aynı zamanda Türk insanı için bir hafıza deposu, duygusal ve kültürel yenilenme mekânı görevini de yerine getirmektedir.

Savaş, 22 gün ve gece sürerek 100 km uzunluğunda bir alanda cereyan etti. Yunan ordusu, Ankara'nın 50 km kadar yakınından geri çekildi.

Yunan ordusu geri çekilirken Türklerin kullanabileceği hiçbir şey bırakmamak için özen gösterdi. Demir yollarını ve köprüleri havaya uçurdu ve birçok köyü yaktı.

 

MUHAREBE SONRASI

Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesi'nde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye "Subay Muharebesi" adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir.

 

Yunanlar için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmadı. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda 1 milyonun üzerinde sivil Türk evsiz kaldı.[

 

Mayıs 1922'de Yunan Ordusu Başkomutanı General Anastasios Papoulas ve kurmay heyeti istifa etti. Yerine General Georgios Hatzianestis atandı.

 

Mustafa Kemal Atatürk, ünlü "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz." sözünü bu savaşa atfen TBMM'de söylemiştir. Muharebenin ardından Miralay Fahrettin Bey, Miralay Kâzım Bey, Miralay Selahattin Adil Bey ve Miralay Rüştü Bey, mirliva rütbesine terfi etti ve paşa oldu. Mustafa Kemal Paşa TBMM tarafından müşir rütbesine terfi ettirildi ve kendisine gazi unvanı verildi.

 

Atatürk, Sakarya Meydan Muharebesi'ne kadar bir askeri rütbesi olmadığını, Osmanlı Devleti tarafından verilmiş olan rütbelerin yine Osmanlı Devleti tarafından alınmış olduğunu belirtir. Nutuk'ta şu ifadeleri kullanır: "Sakarya muharebesi neticesine kadar, bir rütbe-i askeriyeye haiz değildim. Ondan sonra, Büyük Millet Meclisince Müşir (Mareşal) rütbesi ile Gazi unvanı tevcih edildi. Osmanlı Devleti'nin rütbesinin, yine o devlet tarafından alınmış olduğu malûmdur."

 

Sakarya Savaşı'nın kazanılmasıyla, Türk milletinin savaşın kazanılacağına olan inancı yerine gelmiştir. İstanbul'da, tüm camilerde Sakarya'da hayatını kaybeden askerler için mevlitler okunmuştur. O ana kadar, Ankara'ya mesafeli duran İstanbul basınında dahi bir sevinç duygusu oluşmuştur.

Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere'nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan, arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir.

13 Eylül 1683 tarihinde II. Viyana Kuşatması ile başlayan Türk geri çekilmesi yine bir 13 Eylül günü bu savaş ile durmuş, yeniden ilerleme başlamıştır. Bu yönden bu savaşın sembolik önemi de Türk Tarihi açısından çok fazladır.