Kadın hakları; kadınların erkeklerle eşit bir şekilde sahip olduğu tüm hakları kapsayan bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Aslında tüm dünya olarak bu duruma üzülerek bakmamız gerek çünkü bu hakları kadın hakları veya çocuk hakları gibi özel bir isim altında toplamamız oldukça acınası bir durum. İnsan hakları adı altında zaten tüm dünya insanlarının hakları eşit bir şekilde savunulması gerekiyor. Kadınların ve çocukların haklarının özel bir başlık altında toplanması zaten başlı başına eşit olmayan ve kadını arka plana atan bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Maalesef içinde bulunduğumuz kadını geri planda bırakan, ona değer vermeyen erkek egemen toplumlardan ve dünyadan dolayı bu durumun ortaya çıkması sonucuna ve gerekliliğine varılmıştır.
Kadın hakları Batıda nasıl ortaya çıktı öncelikle ona değineceğiz. Rönesans ve Antik Çağ’da kadınların öğretim görmeleri ve topluma karışmaları oldukça kısıtlıydı. Aslında gayet normal olan öğretim görme, çalışma durumları tuhaf bir şekilde kadınlar için alışılagelmiş bir durum değildi. Dinin ve kiliselerin tüm hayatı ele geçirmesiyle
kadınların önündeki engeller daha da arttı ve evden çıkmaları bile imkansız hale geldi. Kadını kısıtlayan bu anlayış ve yasalar uzun süre devam etti. Kadınların eğitimi için tarihteki en önemli adımlardan biri Bohemya Kardeşler Cemiyeti’nin piskoposu Jan Amos Comenius olmuştur.
Aydınlanma Çağı ile birlikte eğitim-öğretimde başlanan yeniliklerle kadınların da buraya dahil edilme konusu tartışılmaya başlanmıştır. Bu zamana kadar kadınların eğitim alabildikleri tek alan ev içindeydi. Ev içindeki işlerin öğrenilmesi ve ev ekonomisi gibi bir sınırlama mevcuttu. İlk kadın hareketlerinin başlamasıyla sadece erkeklerin eğitim gördükleri alanlara kadınlar da yavaş yavaş girmeye başladı. Özellikle kadınların üniversite eğitimi alıp almama konusu uzun bir süre tartışılmıştır. Bunun sebebi ise kadınların “fiziksel yapıları” ve “düşünsel yetilerinin” böyle bir eğitim için yeterli olmadığının düşünülmesiydi. 19.yüzyılın sonlarında kadınlar az da olsa eğitim hayatında aktif rol almaya başladılar. Bu dönemde neredeyse bütün Avrupa şehirleri kadını eğitim alanının içine almaya başlamıştır. Bu dönemde kadınların attığı önemli adımlardan bazıları şunlardır: Hınlıley Quımby radyasyon fiziğinin doğmasına yardım etmiş, Gadys Anderson Emerson insan vücudunda vitamin eksikliği hakkında bilgiler toplamış, Dorotlica Rudnick embriyo parçalarını bir yerden başka bir yere nakletme tekniğinde usta bir bilim insanı olmuştur.
Kadınların siyasete katılımları ise Fransız Devrimi sırasında gerçekleşmiştir. 1791’de Kadın Hakları Bildirgesi’nin yayımlanmasıyla kadınlara bu kapı da aralanmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’daki kadınlar seçme hakkı talep ederken, İngiltere’de de Kadın Hakları için ilk çıkışlar gerçekleşmiştir. Orta Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde ilk talepler 1900’lü yıllardan sonra özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra gerçekleşmiştir.
Seçme ve Seçilme Hakkı Gelişimi
Kadınlar gündelik hayatta kendilerine hak ettikleri yeri açabilmek için yüzyıllar boyunca çeşitli uğraşlar vermiştir. Çoğu yerde seçme hakları verilmiş fakat seçilme haklarında geç kalınmıştır. Bazı yerlerde ise bu haklar verilip tekrar geri alınmıştır. 19 Eylül 1893 tarihinde Yeni Zelanda’da kadın hakları için yaşanan küçük bir kıvılcımla yaşanan büyük gelişmeler sonucu Yeni Zelanda kadınlara oy kullanma hakkını tanıyan ilk ülke oldu. İngiliz Kate Sheppard’ın kadınlarla yaptığı gizli toplantılar ülkede kadın hareketlerini alevlendirdi ve gizli toplantılar zamanla halka açıldı ve büyük yankı yarattı. Bu ve daha fazla çalışması sayesinde Kate Sheppard’a kraliyet madalyası verildi ve Yeni Zelanda dolarının üzerine resmi basıldı. Bu tarihten sonra tüm dünyada yavaş yavaş da olsa kadınlara bu haklar tanınmaya başlandı. Kronolojik olarak kadınlara seçme ve seçilme haklarının verildiği tarihleri beraber inceleyelim.
–Avustralya 1902’de kadınlara seçme hakkını tanımıştır.
–Finlandiya 1906 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. 1907’de 19 kadın meclise girmiştir.
–Norveç 1903
–Danimarka ve o zaman Danimarka’ya bağlı olan İzlanda da 1915 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanımıştır.
–Kanada 1917 yılında seçme, 1920 yılında da seçilme hakkını elde etmişlerdir. Kanada’nın Quebec bölgesi bu hakkı 1940’ta tanımıştır.
–Rusya 1917 yılında
–Avusturya 12 Kasım 1918’de kadınlara seçme hakkı verirken Almanya da onu takip eden günlerde kadınlara seçme ve seçilme haklarını tanımıştır.
–Amerika Birleşik Devletleri’ndee 1920 yılında olan anayasa değişikliğiyle ülke genelinde kadınlara seçme hakkı, Kasım 1920’de ise seçilme hakkı tanınmıştır.
–İtalya ilk defa 1925’de belediye seçimleri için kadınlara seçme hakkı tanıdı. 1946’da kadınlar genel seçimlere katılmaya başladılar.
-Birleşik Krallık tüm kadınlar için seçme hakkını 1928 yılında tanımıştır. 1918 yılından 28’e kadar sadece 30 yaş üstü kadınlar bazı özel durumlarda oy kullanabilmiştir.
–Türkiye’de kadınlar 20 Mart 1930 tarihinde belediye seçimlerinde seçme hakkına sahip oldular. 1933’te muhtar seçme ve köy heyetine getirilme hakkı, 5 Aralık 1934’te yapılan
anayasa değişikliğiyle milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuştular. 8 Şubat 1935’te yapılan seçimlere ilk defa katılarak 18 koltuk elde ettiler.
Kadın Hakları taleplerini başlatan bazı olaylar yaşanmıştır. Bunlardan bazıları: sadece erkeklerin işine yarayan ve kadınları göz ardı eden seçim hakkı düzenlemeleri, İngiltere ve Avusturya’da ayrıcalıklı kadınlar için düzenlenmiş seçme hakları yasası, kadınların sadece vatandaşlık haklarının değil politik ve siyasi haklarını da düzenlenmesi ve iyileşmesi için başlatılan kadın hareketleridir.