Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlama töreni, 27 Ekim 2023 Cuma günü saat 12:00'de, Perpa 8. Kat Atatürk büstü önünde yapıldı. Törene Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hasan SEZGİN, Perpa B Blok Yönetim Kurulu Başkanı Hacı DEMİR, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Perpalılar katıldı. Program, Anı SAĞNAK tarafından sunuldu.
Program;
A ve B Blok yönetimlerinin çelenklerinin konulması, diğer kurumların çelenleklerinin sunulmasının ardından, saygı duruşu ile beraber İstiklal Marşı okundu.
Törende, günün anlam ve önemini anlatan konuşmayı, Perpa A Blok Yönetim Kurulu Başkanımız Hasan SEZGİN yaptı.
Değerli Konuklar,
Sevgili Perpalılar,
Çağdaş bir ülke olma hedefi ile, büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere bırakmış olduğu, bağımsızlık sembolümüz, egemenliğimizin ve aydınlık geleceğimizin en büyük mirası olan Cumhuriyetimizin ilan edilişini kutlamak için bir araya geldik…
Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun…
Hepiniz hoş geldiniz.
Bu yıl 29 Ekim çok özel… Büyük bir onurla, gururla ve heyecanla
Cumhuriyetimiz tam 100 yaşında ve sonsuza dek yaşayacaktır… biz yaşatacağız…
Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolun başlangıcında, Atatürk ve silah arkadaşlarının milletimizle birlikte “ kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk Devleti” kurmak üzere “ya istiklal ya ölüm” ilkesi ile başlattığı Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı yer almaktadır.
Cumhuriyet, Büyük Önder Atatürk’ün, asla kabul etmediği, Osmanlı imparatorluğunun müttefik devletlerle imzaladığı, Mondros ve Sevr antlaşması ile yok sayılan bir milletin var olma mücadelesidir, yaşam mücadelesidir, bütün olumsuzluklara rağmen hayata geçirilen bir bağımsızlık nişanıdır. Hepinizin bildiği gibi 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros antlaşması Osmanlı ordusunun silah bırakmasını emreder.
Bu nedenle, Cumhuriyet Anadolu’da yazılan son büyük destandır. Bu destanı yazmak, Atatürk ile silah arkadaşlarına nasip oldu. Bu destanın adı da Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyetidir…
Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyet ile hedeflenen; Türkiye'yi çağdaş muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartmak, çağdaş Dünya ülkeleri ile bütünleşmek. Halkın ihtiyaçlarına cevap vermeyen müesseselerin yerine çağdaş müesseseler kurmak. Halkın refah seviyesini artırmak. Çağdaş toplumlara ait değer yargılarını Türkiye'de yerleştirmek. Demokrasinin Türkiye'de yerleşmesini sağlamaktır.
Sevgili Perpalılar,
Ulu Önder Atatürk’ün 29 Ekim 1923 tarihinde ilan ettiği Cumhuriyet, Türk milletine bırakılmış en büyük miras ve vazgeçilmez bir değerdir.
Ulusumuz saltanatın yıkılmasından sonra, Cumhuriyet’le birlikte ulusal bir devletin onurlu, özgürce düşünebilen ve eşit haklara sahip yurttaşları haline gelmiş, İnsan hakları evrensel bildirgesinde yazılı olan haklara kavuşarak, bütün insanlar özgür doğar, herkes ırk, renk, cinsiyet, dil ve din farkı ve ayrımı gözetilmeksizin eşittir ilkesini benimseyerek, seçme ve seçilme hakkı ile birlikte devletin tek ve gerçek sahibi olmuştur.
Bugün; tarihinde Mustafa Kemal Atatürk gibi bir değere sahip olma şansına erişemeyen ülkelerin düştüğü durumu görüyor ve sonuçlarından etkileniyoruz. Yarım asır önce modern yaşam biçimiyle öne çıkan ülkelerin vatandaşları, bugün emperyalizmin elinde; etnik, dini, siyasi, sosyo- kültürel nedenlerle bölünüyor, ayrıştırılıyor, vatanlarından göç etmeye zorlanıyorlar.
Cumhuriyetin ve Demokrasinin ne olduğunu öğrenmek ve görmek için Ortadoğu coğrafyasına ( Irak, Libya, Mısır, S.Arabistan, Suriye, Filistin vb. ülkelere ) bakmak, yeterli olur. Sanırım fazla söze gerek yok. Bu nedenle, bizlere ve gelecek nesillere düşen en önemli görev; Türkiye Cumhuriyeti'nin ülkesi ve Milletiyle, bölünmez bütünlüğünü savunmak, Atatürk ilke ve İnkılaplarını koruyup kollamak, iç ve dış tehditlere karşı duyarlı olmaktır.
Unutmayınız ki; Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti bu güzel vatanın bölünmez bütünlüğünün çimentosudur.
Asla unutmayalım…
Cumhuriyet Beynimizdir…
Cumhuriyet Yüreğimizdir…
Cumhuriyet Özgürlüğümüzdür…
Cumhuriyet ve Kemalizm geçmişin bekçiliğini değil geleceğin öncülüğünü yapmaktır…
Asla vazgeçmemeliyiz…
Hiç kimse unutmasın ki, bu güzel Vatan’ı kendi canını kurtarmak için bütün değerlerinden vazgeçip düşman gemileri ile kaçan padişahlar sultanlar kurtarmadı, aksine Türkiye Cumhuriyet’ini uğrunda canlarını ve aşklarını feda edenlerle, önce vatan diyen kahramanlara borçluyuz. Bize emanet edilen Cumhuriyet, bütün bedelleri ödenmiş bir hayat pınarıdır. Vakit, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Atatürk’ün ilke ve devrimleri… diyerek haykırma vaktidir. Cumhuriyeti bekleyen tehlikelerle mücadele etmenin tek yolu, Cumhuriyete ve onun kuruluş felsefesine daha sıkı bağlanmaktır.
Bu nedenle, 100 yıl önce büyük mücadelenin başarılı olmasında ve Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyetin Kurulmasında emeği geçen, başta Büyük Önder Atatürk olmak üzere ve bu uğurda hayatlarını kaybeden, kahraman şehitlerimizi ve gazilerimizi, bugün bir kez daha rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan,
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim..
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak,
ve ipek bir halıya benziyor toprak, bu cehennem , bu cennet bizim..
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kullluğunu, bu davet bizim..
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
ve bir orman gibi kardeşçesine , bu hasret bizim..
100. yılında Cumhuriyet Bayramımızı kutluyor,
Cumhuriyet'e ve Atatürk'e olan bağlılığımla hepinizi selamlıyorum.
Yaşasın Cumhuriyet,
Yaşasın tam bağımsız Türkiye , Ne mutlu Türküm diyene..
Saygılarımı sunuyorum..
Program konuşma sonrasında son buldu.