Başkumandanlık kanunu, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Kütahya-Eskişehir Muharebelerinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Mustafa Kemal Paşa’ya Türk ordusunun başkomutanlığını verdiği 5 Ağustos 1921 tarihli kanun
Başkumandanlık Kanunu daha sonra üçer ay uzatıldı (30 Ekim 1921, 4 Şubat 1922, 6 Mayıs 1922). 20 Temmuz 1922’de Mustafa Kemal’in başkumandanlık yetkisi TBMM tarafından süresiz uzatıldı. Bu yetkiyle Büyük Taarruz’da ordunun başına geçen Mustafa Kemal Paşa’nın, Kurtuluş Savaşı’nda zaferin kazanılmasında çok büyük payı oldu. Mustafa Kemal bu görevi 29 Ekim 1923’te cumhurbaşkanı seçilinceye kadar sürdürdü.
Başkomutanlık süresinin 5 Ağustos 1922 tarihinden itibaren üç ay daha uzatılmasına dair kanun nedeniyle:
Başkan- Efendim, bu önerinin bugünkü toplantıda acele olarak tartışılmasını kabul edenler, lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir, efendim.
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa (Ankara) -Efendiler, bu konuşmayla süresinin uzatılması söz konusu olan Başkomutanlık Kanunu, hepimizin hatırladığı gibi Millî İstiklâl mücadelesinde geçirdiğimiz en buhranlı günlerin doğurduğu şartları hatırlatma üzere olmuştu.
Geçen yıl, Ağustos’un ilk günlerinde Yüce Meclis, savaş durumunun gerektirdiği en kesin ve en ciddî önlemleri konuşurken bu kanunu yapmıştı. Bu kanuna eklediği bir özel madde ile millî irâdenin, kendi irâdesinin önemli bir kısmını şahsıma vererek beni zafer elde etmeye görevlendirmişti.
Efendiler, dünyada hiçbir Meclis yoktur ki, iki şartın gerçekleşmesine inanmadıkça böyle bir yetkiyi kendi seçimiyle herhangi bir kimseye bıraksın. O şartlardan birisi, fevkalâde ve müstesna bir halin var olduğuna doğrulukla karar vermek. İkincisi, kendisine yetki verilecek kimse hakkında şüphesiz ve yüksek güvenin oluştuğunu görmüş olmaktır. Yüce Meclisiniz, 5 Ağustos’ta bu kanunu oybirliğiyle kabul etmekle her iki noktayı da ispat etmiş ve göstermiş oldu. Birinci noktadan dolayı büyük Heyetinizi takdir ve tebrik ederim. İkinci nokta ki, şahsım hakkında yüksek bir güveni bildirir, bundan dolayı da büyük Heyetinize gönülden teşekkürlerimi sunarım. Ancak bu maddenin anlattığı gibi bu yetkinin şahsıma verilmesi, ordunun maddî ve manevî kuvvetini yükseltmek ve yönetimini sağlamlaştırmak amacıyla olmuştu. Tam bir övünme ve büyük bir mutlulukla bildiririm ki, bugün ordumuzun manevî kuvveti en yüksek derecededir (Şükürler olsun sesleri). Ordumuzun maddî kuvveti bile olağanüstü hiçbir önleme gerek duymaksızın millî istekleri tam bir güvenle elde edecek dereceye ulaşmıştır. Bu nedenle artık böyle bir yetkiyi devam ettirmeye gerek ve ihtiyaç kalmadığı inancındayım. Bugün sonucunu görmekle mutlu olduğumuz bu ihtiyacın inşallah bundan sonra bir daha ortaya çıkmamasıyla mutlu olacağız. (İnşallah sesleri).
Efendiler, millî egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğunu belirleyen ve gösteren Anayasamız (Teşkîlât-ı Esasiye Kanunu) hükmünce bugünkü Başkomutanlık makamı bile geçicidir. Başkomutanlık sıfatı ve yetkisi doğrudan doğruya Yüce Meclisiniz’in manevî kişiliğinde yer almıştır. Olaylar gereği geçici olarak meydana getirmiş olduğumuz bu makamın sürmesi, olsa olsa Misak-ı Millîmizin gerçek ruhu ile birlikte kesin sonuca ulaşacağımız güne kadar devam eder (tabii sesleri). Yüce Meclisiniz’in ilk toplanma günlerinde kabul ettiği bir kural vardır ki, o kural, millî geleneklerimizi ve dini kutsallarımızı tamamen saklı bulundurur. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da o kurala uygun hareketler yaparak mutlu sonuca güvenle ulaşacağımıza şüphe yoktur (İnşallah sesleri). O gün değerli İzmirimiz, güzel Bursamız, hilâfet ve saltanat merkezi olan İstanbulumuz, Trakyamız Anavatana katılmış olacaktır (İnşallah sesleri). O mutlu günün gelmesinde bütün milletle beraber büyük Heyetiniz ve ben de yüce Heyetiniz içinde bir fert ve bir üye olarak elbette en büyük mutluluğu duymakla şerefleneceğim.
Efendiler, Başkanlık Makamınızda bulunmakla övünen ben o gün iki kere mutlu olacağım. İkinci mutluluğumu sağlayacak olan konu, benim bundan üç yıl önce kutsal davamıza başladığımız gün bulunduğum konuma geri dönme imkânı olacaktır (Alkışlar). Gerçekten milletin bağrında serbest bir millet bireyi olmak kadar dünyada mutluluk yoktur. Gerçekleri bilen, kalp ve vicdanında manevî ve kutsal sevinçlerden başka zevk taşımayan insanlar için ne kadar yüksek olursa olsun, maddî makamların hiçbir değeri yoktur. Sözlerime son verirken tartışma konusu edilecek kanunda bu yetkinin yükseltilmiş olmasını göz önünde bulundurmanızı rica ederim (Şiddetli ve sürekli alkışlar).
Gazi Mustafa Kemal Paşanın bu konuşmasından sonra Başkanlığa verilen kanun tasarısıyla “Mustafa Kemal Paşa’ya zaman şartı olmaksızın geçici olarak Başkomutanlık” verilmiştir.